Sağlık

Çocuklarda Okul Reddine Karşı Alınacak Önlemler

Okul, akademik başarıların yanı sıra bilişsel, sosyal ve duygusal alanlardaki başarıların elde edilmesinde de önemli bir role sahiptir. Ancak bazı çocuklar maddi sıkıntılar nedeniyle, bazıları ise davranış sorunları nedeniyle okula gitmede veya okula devam etmekte sorunlar yaşamaktadır. Bazı çocuklar okula gitmeyi reddediyor ve görünüşe göre okula gitmeyle ilgili duygusal düşünceler yaşıyorlar. Geçmişte bu durumu tanımlamak için okul fobisi terimi kullanılmış olsa da, günümüzde bu durumun farklı nedenlerini ve bileşenlerini daha uygun bir şekilde kapsayabileceği için ‘okul reddi’ terimi tercih edilmektedir. Doç. Memorial Bahçelievler Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümünden Prof. Dr. Semra Yılmaz çocuklarda okul reddi konusunda detaylı bilgi verdi.

 

Çocukta karın ağrısı, mide bulantısı gibi sorunlar yaşanabilir.

‘Okul reddi’ sıkıntı veya dehşet gibi duygusal nedenlerden dolayı okula gidememeyi ifade eder. Okul reddi yaşayan çocuklarda temel sorun, okula gitmenin tetiklediği duygusal gerginliktir. Çocuk okula gitmek istediğinde, özellikle de okul zamanı geldiğinde aşırı kaygı, huzursuzluk, mutsuzluk, hatta öfke patlamaları ve saldırganlık gibi ciddi duygusal ve davranışsal belirtiler sergileyebilir. Bu semptomlara sıklıkla karın ağrısı, mide bulantısı gibi fiziksel şikayetler de eşlik eder. Okul reddi yaşayan bazı çocuklarda bu belirtiler çocuk evden ayrılmadan önce görülmeyebilir. Bu çocuklar okula gitmeye hazırlanırken rahat veya kısmen rahat olabilirler, ancak okula giderken veya okul kapısında, bazen de sınıf kapısında aniden bu belirtileri yaşamaya başlayabilirler. Okul reddi yaşayan çocuklar için okula gitmemek örtülü bir durum değildir; ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilgisi dahilindedir.

 

Okulu reddetme ve okuldan kaçma farklıdır

Bu özellikleriyle okul reddi, okuldan kaçma davranışından farklılık göstermektedir. Okulu asmak otoriteye karşı gelme eylemidir. Okula devamsızlık yapan çocuklarda okul devamsızlığı bilinçli ve keyfi olarak tercih edilen bir durumdur; bu çocukların çoğu zaman okula gitme konusunda herhangi bir kaygısı ya da kaygısı yoktur. Genel olarak okula ilgisizlik, okul dışında daha keyifli vakit geçirme ve okul kurallarına uymama gibi nedenlerden dolayı devamsızlık yapmaktadırlar. Okuldan kaçan çocuklar çoğu zaman bu durumu ailelerinden gizlemekte ve okul saatlerini ev dışında geçirmektedir. Bu çocukların akademik başarısı düşük olabilir ve buna bağlı korkular olabilir. Diğer davranışsal problemlerin görülme riski daha yüksektir.

 

Okul reddi her yaştan çocukta ortaya çıkabilir.

Okul reddi öncelikle anaokuluna/anaokuluna veya 1. sınıfa başlayan çocuklarda akla gelse de okul reddi her yaş ve sınıftaki çocuklarda görülebilmektedir. Okula başlama ve okul değiştirme dönemlerinde (5-7 yaş, 11-12 yaş ve 14-16 yaş) daha sık görülür. Her sosyoekonomik düzeyde, her kültürde ve toplumda görülebilen evrensel bir konudur. Kız ve erkek çocuklarını eşit oranda etkileyen bu düşünceli durumun okul çağındaki çocuklarda %1 oranında görüldüğü bildiriliyor. Son yıllarda özellikle ergenler arasında okulu reddetme sıklığının arttığı gözlenmektedir. Bu durum çocuk ve ergen psikiyatri kliniklerinde dikkat çekmektedir.

 

Birçok faktör okul reddine neden olabilir.

Çoğu durumda asıl sorun ebeveynden ayrılıkta yaşanan acı yani ayrılık kaygısıdır. Ancak aslında okul reddi, ayrılık kaygısı dışında (diğer kaygı bozuklukları ve depresyon gibi) birçok ruhsal bozukluğun da belirtisi olabilir. Ancak çocuğun kendisi ve çevresiyle ilgili pek çok farklı durum okul reddinin altında yatan neden veya tetikleyici olabiliyor. Çocuğun özellikleri arasında çocuğun problemlere yatkın bir yapıya sahip olması, özgüven sorunları, okul başarısının düşük olması, öğrenme ve konuşma güçlükleri sıralanabilir. Okul reddi bazen bir hastalık veya ameliyat nedeniyle okuldan uzak kalındıktan sonra, bazen de bir kaza sonrasında gerçekleşebilir. Çocuğun alıştığı arkadaş çevresinden uzak durması ve yeni arkadaşlıklar kurmakta zorlanması da okul reddini tetikleyebilmektedir. Ailede yaşanan olumsuz deneyimler, aile veya akraba kaybı, aile içi şiddet, ihmal, istismar gibi travmatik olaylar, ebeveynlerde psikiyatrik veya fiziksel hastalık ve bazen dışarıdan hoş sayılabilecek yeni kardeş veya hareketli yaşam değişiklikleri, okul reddinin gelişmesinde de faktörler olabilir. Okul reddi, okul ortamında yaşanan birçok farklı stres etkeni nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Okul, sınıf ya da öğretmen değişiklikleri, okulda ya da okul servisinde istismar ya da istismara uğramak (akran zorbalığı, öğretmen ihmal-istismarı), hatta bazen sadece öğretmenden korkmak bile tetikleyici olabiliyor. Bazen ağır ödevler, kapasiteyi aşan eğitimsel ve sosyal aktiviteler çocuklarda okul reddetme davranışının nedeni olabilmektedir. Özellikle okul reddi aniden ortaya çıkarsa, akran grubuyla veya öğretmenle yaşanan olumsuz bir deneyim mutlaka sorgulanmalıdır. Bazı çocuklarda sınıfta yatak ıslatma veya kusma gibi aşağılayıcı bir olayın ardından okul reddi gelişebilir.

 

Okul reddini ihmal etmek zihinsel bozukluklara yol açabilir

Okul reddi bireyin sosyal, duygusal ve eğitim hayatında kısa-uzun vadeli olumsuz ve kalıcı sonuçlara neden olabilmektedir. Uzun vadede düşük akademik başarıya ve düşük eğitim düzeyine neden olabileceği gibi, ilerleyen yaşlarda artan ruh sağlığı sorunlarıyla da bağlantılı olabileceği bildiriliyor. Erken ve aktif tedavi ile çocuğun okula devamının kısa sürede sağlanması mümkündür. Ancak uzun süredir devam ediyorsa, ilk kez ergenlik döneminde ortaya çıktıysa ya da çocukta depresyon ya da zihinsel kısıtlılık varsa klinik gidişat biraz daha dirençli olabilir. Bu nedenle okul reddi yaşayan çocukların erken dönemde tanınması ve müdahale edilmesi ruhsal bozuklukların gelişmesini engelleyecektir.

 

Temel amaç okula devamlılığın sağlanmasıdır.

Okul reddinin tedavisinde temel amaç çocuğun kısa sürede okula dönmesini ve devam etmesini sağlamaktır. Her çocuk özeldir. Tedavi sürecinde sorunun altında yatan nedenlere ve çocuğun bireysel ihtiyaçlarına yönelik kişiye özel yaklaşımlar gerekmektedir. Ancak çocuğun okulda geçirdiği zamanın arttırılmasında dengeli ve kararlı bir tutum sergilemek vazgeçilmez bir yaklaşımdır. Tanı sürecinde olduğu gibi tedavi sürecinde de sadece çocukla değil, ebeveyn ve öğretmenle de iş birliği yapılmalıdır. Tedavide psikososyal ve psikofarmakolojik yaklaşımlar kullanılmaktadır.

Psikososyal tedaviler bireysel psikoterapilerin yanı sıra aile ve okul tedavilerini de içerir. Bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, şema terapi gibi terapiler en etkili bireysel psikoterapilerdir. AileTemelli terapilerde ebeveynlik becerileri ve ebeveyn tutumları, ebeveyn-çocuk bağlantısı ve aile dinamikleri ele alınmaktadır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu